DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ
Evli çiftlerin istedikleri zaman istedikleri kadar cocuk sahibi olmaları, istemedikleri zaman da bu gebeliklerin önlenmesi aile planlamasının tanımı ve amacıdır. Nüfus planlaması ve doğum kontrolü kavramlarından farklıdır. Bu amaç doğrultusunda çeşitli doğum kontrol yöntemleri kullanılmaktadır.
Aile planlaması bireyler ve ya eşlerin istenmeyen gebeliklerin önüne geçilmesinde, iki doğum arasında ki süreyi düzenlemelerine, yaş ve sosyoekonomik durumlarını göze alarak ne zaman ve ne kadar çocuk sahibi olacaklarına karar vermelerine, çocuk sahibi olamayan bireylerin çocuk sahibi olmalarına yardım eden uygulamaların tümüdür. Amaç, sağlığı korumaktır. Aile planlaması aile sağlığı demektir.
KORUNMA YÖNTEMLERİ
Doğum Kontrol Hapları
Ertesi Gün Hapları (Preven ve Norlevo)
Düşük Hapı (Mifepriston)
NuvaRing (Gebelikten Önleyici Halka)
Kadın Prezervatifi (Femidom)
Diyafram
4. Doğal Yöntemler
Geri çekme Yöntemi (Coitus interruptus)
Takvim Yöntemi
Vajinal Duş
DOĞUM KONTROL HAPLARI
İçerdikleri hormonlar nedeniyle, yumurtlama sürecinin geçici olaram durdurulmasını sağlayarak etki gösteren haplar, günümüzde aile planmasında da ilk sırasıda akla gelen yöntemlerden biridir.
Tıb literatüründe “oral kontraseptif (OK veya OKS)” yani ağızdan alınan gebelik önceleyici haplar olarak geçmektedir.
Doğum kontrol hapları, yumurtlamayı önlemesinin yanında, rahim ağzı salgısının kıvamını artırarak spermlerin içeriye geçişini engeller ve rahim içi dokusunu yani endometriumu incelterek yuvalanma olayının önüne geçer.
Doğum kontrol haplarına başlamadan önce tansiyon takibi, meme muayenesi, tam idrar testi, karaciğer muayenesi, jinekolojik muayene, karaciğer fonksiyon testleri, açlık kan şekeri, glukoz tolerans testi, smear testi tetkiklerinin yapılmasında fayda vardır.
En yaygın kullanılan doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron hormonunun ikisini birden içeren kombine haplardır.
Eskiden kullanılan ve 50 mikrogram estrogen içeren haplar yerine, günümüzde artık 30 mikrogram içeren ve bu nedenle “düşük dozlu doğum kontrol hapları” olarak anılan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarda eskiye göre damar içi pıhtılaşma (trombus) ve diğer yan etkiler son derecede azdır. Doğum kontrol hapları düzenli olarak kullanıldıklarında koruyuculuk oranları çok daha yüksektir.
Doğum kontrol haplarının kullanımı 3 hafta kullan- 1hafta bırak, veya 21 gün kullan-7 gün ara ver; şeklinde özetlenebilir. İlaçların tamamında, hapların üzerinde günler belirtilerek günleri şaşırma engellenmiştir. İlk kez başlayacak olanların ilk hapı adet başlangıcının tercihen birinci veya ikinci günü almaları gerekir. 5. günden sonra alınmaları sonucunda gebelik oluşabilir.
Gebelikten koruma, daha ilk kutunun alımına başlanması ile başlayacaktır.
Daha önceden doğum yapmış ve yeni evli olup hemen çocuk istemeyen çifttler için en uygun seçenektir. Doğum kontrol haplarının bir süre kullanılıp bırakılması kısırlığa yol açmaz.
Doğum Kontrol Haplarinin Yararlari
Doğum Kontrol Haplarının Zararları
Doğum Kontrol Hapı Kullanımında Gebelik Oluşumu
Doğum kontrol hapı kullanırken istenmeyen bir gebelik oluşursa ve fark edilmeden ilaç kullanımına devam edilirse bebekte bir sakatlık görülme şansı %2-3 arasındadır. Bu oranda aslında normal bir gebeliğin riskinden çok yüksek sayılmaz.
ERTESI GÜN HAPLARI (PREVEN VE NORLEVO)
Ertesi gün haplarından Preven hem estrojen hem de progesteron hormonlarını içeren, orjinal ismiyle “morning after pill” içinde belirli sayıda doğum kontrol hapları içeren ilaçlardır.
Cinsel ilişkiden sonra ki ilk 72 saat, özellikle 24 saat içinde içilmesi gerekir. Koruyuculuk oranı ilk saatlerde uygulandığı anda çok yüksektir; ancak süre arttıkça oran düşer ve 72 saat sonrasında ise oldukça azalır. Yüksek doz hormon yüklemedeki ana amaç, embriyonun rahim içine yerleşmesini (implantasyonu) engellemektir.
Acil kontrasepsiyon amacıyla alınan hormonlar, hamilelik için gerekli olan doğal hormonal dengeyi bozarak ya yumurtlamanın gecikmesine neden olmakta ya da rahim zarında düzensizlik yaratarak embriyonun buraya tutunmasını engellemektedir.
Pek çok istenmeyen gebelik korumasız ilişkiler ya da prezervatif yırtılması gibi kazalar sonrası oluşmaktadır. Acil kontrasepsiyon döllenme oluşsa bile bu embriyonun rahim içine tutunmasını engeller. Bu nedenle düşük yapmak için kullanılamaz. Varolan bir gebelik durumunda ise kesinlikle hiçbir işe yaramayacaktır. Tedavinin etkili olabilmesi için hem östrojen hem de progesteron adı verilen hormonların bir arada alınması gereklidir.
Gebeliği önleme amacıyla korunmasız ilişkiyi takiben ilk 72 saat içinde, 12 saat arayla toplam iki kere alınan belirli dozda östrojen ve progesteron hormonu şeklinde olan uygulamaya “Yuzpe yöntemi” adı verilir.
Ertesi GÜn Haplarının Yan Etkileri
SPİRAL (RİA)
Rahim içi araç (RİA) sıklıkla spiral olarak bilinen ve korunma tercihinde en sık kullanılan; hem spermleri öldürüp tüplere geçişlerini engelleyerek hem de her şeye rağmen tüplerde oluşan döllenmiş bir yumurtanın rahim içine yuvalanmasını önleyerek etki ederler.
Genellikle ‘T’ şekilli aletler olup plastik elemanın etrafına bakır tel sarılıdır. Ayrıca alt uçta iki adet ip bulunur. Bu ipler spiralin kontrolünde ve çıkarılmasında kullanılır.
Dünya üzerinde sıkça kullanılan RİA’ların hemen hepsinde polietilen gövde üzerinde baryum sülfat adı verilen bir madde kaplıdır. Baryum sülfatın amacı RİA’nın röntgen filmlerinde görülebilmesini sağlamaktır.
Bazı spirallerde ise bakır yerine progesteron hormonu eklenmiştir. Progesteronlu RİA ‘ların normal RİA’lara göre üstünlüğü kanama miktarını azaltmalarıdır. Çünkü diğer tüm spiraller adet kanamasını özellikle takıldıktan sonraki ilk 3-4 ay boyunca arttırlar. Progesteronlu spirallerin en önemli dezavantajları ise daha pahalı olmalarıdır.
Rahim içine yerleştirildiği andan itibaren RİA, burada yabancı bir madde olarak algılanır ve bölgede “enflamasyon” denilen bir reaksiyon oluşturur. Bu reaksiyon rahim içine ulaşan spermlerin etkisiz hale gelmesini sağlayarak gebeliği önler.
Spiraller (Ria) Ne Süre Ile Gebelikten Koruyucudur
İlk jinekolog görüşmesinde dikkatli bir sorgulama ve jinekolojik muayene yapılır. Gerekirse smear alınır. RİA kullanılmasına engel teşkil edecek bir durum yoksa takılacak gün belirlenir. RİA’ lar takılır takılmaz korumaya başlar ve çıkarıldıkları andan itibaren koruyuculukları biter. Koruyuculuk süresi değişkendir. Bu süre genellikle 5-10 yıl arasında olmakla birlikte, etkinliği arttırmak için ve koruyuculuğu garanti altına almak için spirallerin 5 yılda bir değiştirilmesi uygundur.
Spiral düşükten, kürtajdan ya da doğumdan hemen sonra uygulanabileceği gibi sezaryen sırasında da uygulanabilir. Çok nadiren, ağrı toleransı hiç olmayanlarda işlem genel anestezi altında yapılabilir.
Spiralin Takılma Zamanı Ne Zaman Olmalıdır
Yapılan jinekolojik muayeneden sonra enfeksiyon varlığı ile rahmin uygun olup olmadığın araştırılır. Spiral genellikle adet döneminde takılması tercih edilir. Takılma işlemi; adetin başı, ortası, sonu ve hatta adetten sonraki 1-2 gün içinde olabilir. Ayrıca bu şekilde herhangi bir gebeliğin olmadığından emin olmuş olunur.
Spiral Nasıl Takılır
Genellikle ağrı vermeyen bir işlemdir. Çok ağrı duyulursa işlemden önce bölgeye az miktarda lokal anestezi uygulayabilir. RİA takılmadan yarım saat kadar önce basit bir ağrı kesici alınması işlem sırasında ya da sonrasında yaşanabilecek krampları azaltır.
İşlem için normal jinekolojik muayenede olduğu gibi “spekulum” takılarak serviks görünür hale getirilir ve antiseptik solüsyon ile silinerek temizlik yapılır. Serviks “tenekulum” adı verilen bir alet ile tutularak çekilir ve uterus düz pozisyona gelir. Daha sonra “histerometri” adı verilen bir alet serviks ağzından rahim içine itilerek rahmin boyu ölçülür. Aplikatör tüp içinde bulunan spiral rahim ağzından geçirilerek rahim içine yerleştirilir ve rahmin tepe noktasına deyinceye kadar itilir.
Daha önce tüp üzerindeki işaret histerometri ile ölçülen mesafeye getirilerek tepe noktasından daha öne ya da arkaya ittirilmesi engellenmiş olur. Tüpün içindeki piston ileri doğru itilerek RİA’nın tüpün içinden çıkması sağlanır. sDaha sonra tüp dikkatli bir şekilde uterus dışına alınır. Spiral artık tamamı ile içeridedir. RİA’nın ipi 0.5-1 cm dışarıda kalacak şekilde kesilir. RİA takıldıktan sonra doğru yerde olup olmadığı ultrason ile kontrol edilebilir.
Spiral Takımı Sırasında Yaşanabilecek Sorunlar
Rahim Delinmesi (Perforasyon): Nadir olarak görülür, işlemin uzman kişiler tarafından yapılması bu olasılığı ortadan kaldırır.
Vazovagal Reaksiyon: İşlem sırasında bayılmadır.
Enfeksiyon (PIH): Vajen veya rahim ağzında (cerviks) enfeksiyon varsa bu enfeksiyon mikrobu spirali bir merdiven gibi kullanarak rahim içine, tüplere ve yumurtalıklara yayılabilir. Pelvik inflamatuar hastalık (PIH) adı verilen bu durum en sıklıkla spiralin takıldığı ilk 20 gün içinde görülür.
Spirali kimler taktırabilir
Spiral Hangi Durumlarda Uygulanmaz
Spiral Takılımından Sonra Yapılması Gerekenler
RİA takıldıktan hemen sonra veya takılması sırasında hafif kasıkta kramp tarzında ağrılar olabilir. İlk bir kaç ay adet kanamaları fazla miktarda ve hatta ağrılı olabilir; ancak zaman içinde bu durum ortadan kalkacaktır. Uygulama sonrası yine ilk birkaç ay adet aralarında lekelenme tarzında kanamalar (uzamış adetler) olabilir. Bu aylarda adet kanamalarının 8-10 güne kadar sürmesi normaldir.
RİA takılmasını takiben ilk adet kanamanızdan sonra mutlaka ilk jinekolojik kontrole mutlaka gidilmelidir. Bu kontrolde spiralinizin yerinde olup olmadığına ve herhangi bir enfeksiyon bulunup bulunmadığına bakılacaktır.
VAJİNAL FİTİLLER
Vajinal fitiller, ilişki öncesi vajinaya bazı sperm öldürücü maddelerin konması esasına dayanır. Fitil, sprey, jel, krem gibi formları mevcuttur. Kondomların içinde de yer alan nonoxynol- 9, spermisit bir maddedir. Etkinliği 1-2 saat sürer. İlişkiden en az 15 dakika ile yarım saat önce uygulanmalıdır. Tek başına etkinliği oldukça sınırlıdır. Gebelik riski %20 olarak oldukça yüksektir. Genellikle diyafram veya prezervatif ile birlikte kullanılır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da korumaktadır.
Spermisitlere karşı alerji veya kullanım sırasında irritasyona neden olması halinde kullanılmamalıdır.
KADIN PREZERVATİFİ (FEMİDOM)
Kadın prezervatifi doğum kontrolündeki bariyer yöntemlerinden birisidir. İki amacı vardır; birincisi istenmeyen bir gebeliğin önüne geçilmesi, ikincisi ise cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korumadır.
Yaklaşık 15 santimetre uzunluğunda poliüretandan yapılmış bir kese ya da kılıf şeklinde olan kadın prezervatifi ilişki öncesinde vajina içerisine yerleştirilir. Kılıfın vajina içinde kalan ucu kapalı, diğer ucu ise açıktır. Kondomun her iki ucunda yarı sert ve kolay bükülebilen bir halka bulunur. Kapalı uçta bulunan halka kondomun yerinde durmasını sağlarken, açık taraftaki halka perine bölgesi ve penis kökünü korurken kondomun ilişki sırasında vajina içine kaçmasını engeller. Kondom yapısındaki maddenin özelliğine bağlı olarak yerleştirildikten hemen sonra vücut sıcaklığı ile yumuşayarak vajina duvarına yapışır. Kondomun içi silikon temeli bir kayganlaştırıcı ile kaplıdır. Kadın kondomu spermleri öldüren spermisidler içermez.
Kadın prezervatifinin yerleştirilmesi diyafram yerleştirilmesine benzer. Kapalı uçtaki halka orta, işaret ve baş parmaklar ile bükülerek vajina içerisine sokulur ve daha sonra işaret parmağı ile sonuna kadar itilir. Bu sırada kondomun kendi etrafında bükülmediğinden emin olmak gerekir.
Kadın Prezervatifinin Artı Ve Eksi Yönleri
GERİ ÇEKME YÖNTEMi (COITUS INTERRUPTUS)
Geri Çekme (Coitus İnterruptus) yöntemi cinsel ilişki sırasında tam ejekulasyon (boşalma) anı geldiğinde erkeğin penisini geri çekerek “dışarıya boşalmasına” verilen isim ve gebelikten korunma yöntemidir. “Dışarıya boşalma” olarakta bilinmekle birlikte, günümüzde en eski ve sıklıkla uygulanan bir aile planlaması yöntemidir.
Geri Çekme (Coitus İnterruptus) yönteminin güvenirliliği düşük olduğundan istenmeyen gebeliklerin büyük kısmı bu yöntem sonucunda oluşmaktadır.
Yöntem tamamı ile erkeğin kontrolüne, ilişkideki tecrübesine; yani penis vajina içinde erken boşalmamasına bağlıdır.
Geri Çekme (doğal yöntemlerle korunma) yönteminin diğer başarısızlık nedeni ise ilişki sırasında, erkeğin penisinde boşalmadan önce gelen ilk meni içerisinde sperm hücrelerinin bulunmasıdır. Böylelikle daha erkek boşalmadan bile belli oranda sperm vajinaya geçmektedir.
ÜÇ AYLIK KORUNMA İĞNESİ (DEPO-PROVERA)
Bireylerin kendilerine uygun ve kolay doğum kontrol yöntemi bulamaması (unutkanlık, spiralın uygun olmaması) nedeniyle kullanılan korunma iğneleridir. Üç aylık iğne olarak bilenen “depo-provera”dır.
Depo- provera bir tür saf progesteron olan “150 mg medroksiprogesteron asetat (MPA)” içeren ilaçtır. 90 günde bir kas içine (intramusculer yoldan) yapılan enjeksiyon şeklinde uygulanır. Adet kanamasının ilk 5 günü içinde yapılmalıdır. Ayrıca endometrium yapısını ve tüplerin hareket kabiliyetini değiştirerek yumurtlama meydana gelip döllenme olsa bile bu gebelik ürünü rahme yerleşemez. Koruyuculuğu %99 civarındadır. Enjeksiyona son verildiğinde en geç 18 ay içinde gebelik elde edilebilir. Uygulanması direkt kas içine enjeksiyon yapılması şeklinde olup özel bir teknik ya da beceri gerektirmez.
Sosyal veya tıbbi nedenlerle doğum kontrol hapı kullanamayanlar, emziren anneler, 40 yaş üzerinde ve sigara içen bayanlar, sık ve çok adet kanaması görüp kansızlık (anemi) problemi olanlar bu tür korunma iğnesini tercih edebilirler. Gebe olduğu düşünülen kişilerde, geçmişinde meme kanseri bulunan, felç geçiren, damar hastalığı olan, karaciğer hastalığı bulunan, tanısı konmamış anormal vajinal kanaması olan kadınlarda iğne yapımı önerilmez.
Iğne emzirme döneminde kullanabilir, doğumdan 6 ay sonra enjeksiyon yapılabilir.
Depo- Proveranın Yan Etkileri
AYLIK KORUNMA İĞNELERİ
Aylık doğum kontrol iğneleri, östrojen ve progestin hormonları içermektedir. Bu iki hormon tıpkı doğum kontrol haplarında olduğu gibi overlerde yumurta hücresi üretimi ve salınımını engelleyerek etki göstermekte ve rahim ağzı salgısında değişikliklere neden olarak spermlerin geçişini bozmaktadır. Etkinliği yüksek olan bir yöntemdir.
adetin başlangıcından itibaren ilk 5 gün içinde tedaviye başlanmalıdır. Benzer şekilde düşük veya kürtajdan sonra ilk 5 gün içinde ilk enjeksiyon yapılmış olmalıdır. Doğum sonrası emziren annelerde ilk enjeksiyon için 6 hafta beklenmelidir. Eğer anne emzirmiyorsa doğumdan 4 hafta sonra tedaviye başlanabilir. İğneler; omuz, uyluk veya kalça bölgesindeki kas içine (intramusküler) yapılabilir.
Hamile olma olasılığı bulunan, meme kanseri öyküsü olan ve daha önceden felç geçiren kişiler için iğne yapımı uygun değildir.
Yan etkileri arasında: en sık karşılaşılan adet düzensizliğidir. Aylık iğne kullanan kadınların yaklaşık %60’ı özellikle kullanımın ilk 3-6 ayında düzensiz, sık aralıklı veya fazla miktarda kanama olduğunu bildirmektedirler. Ancak bir yıllık kullanımın sonunda % 70 kadında adetler normale dönmektedir. Diğer yan etkiler arasında kilo artışı, memelerde hassasiyet, aknede artış ve mide bulantısı sayılabilir.
KADINDA TÜPLERİN BAĞLANMASI (TÜP LİGASYONU)
Tıbbi literatürde kadınların tüplerinin bağlanarak kısırlaştırılması işlemine tubal sterilizasyon, tubal ligasyon veya tüp ligasyonu denmektedir. Çocuk istemi olmayan, aile planlamasını tamamlamış çiftlerde tüplerin bağlanması uygun bir yöntemdir.
Tüplerin Başlanması İki Şekilde Yapılmaktadır.
Minilaparotomi özellikle 70 kg’nin üzeri kilolu bayanlarda, daha önceden cerrahi batın operasyonu geçirmişlerde, batın içi yapışıklıkları veya endometriosus öyküsü olanlarda uygun değildir.
Her iki yöntemde de tüplerin bağlanması (Tüp ligasyonu) işlemi, doğumdan hemen sonra veya sezaryen sırasında da yapılabilir. Adet bitimini takiben gebe olunmadığından emin olunarak uygulanır. Kısa süren küçük bir operasyondur. Aynı gün taburcu edilerek bir ay sonra kontrole çağrılır.
Enfeksiyon, organ zedelenmesi ve anestezi riskleri tüplerin bağlanması sırasında oluşabilecek riskler arasındadır.
Tüplerin bağlandıktan sonra yeniden açılması isteğinde ise mikro cerrahi teknikleri uygulanarak tüplerin tekrar uç uça bağlanması “tubal reanastamoz (tubal reanastamosis)” denenebilir.
ERKEKTE TÜPLERİN BAĞLANMASI (VAZEKTOMİ)
Vazektomi, erkekte sperm hücrelerinin testislerden, depolandıkları bölgelere geçişinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak bozulması işlemidir. Vazektomi işlemi sonrasında boşalma (ejakülasyon) esnasında boşalan sıvının dış görünüşünde ve miktarında hiç bir değişiklik olmaz, ancak sıvıda sperm hücreleri olmadığından gebelik oluşmaz.
Vazektomi geri dönüşümsüz, sperm “kanallarında” ciddi hasar oluşturan bir yöntemdir ve tüplerin eski haline getirilmesi çok zordur. Kanalların yeniden açılmasına yönelik mikro-cerrahi ameliyatlar maliyeti yüksek ve başarı şansları düşük operasyonlardır.
Bu ileride çocuk sahibi olmak isteyip istemediği konusunda kararsız olan erkeklerde uygulanmaz. Eşin rızası olmadan yapılan uygulamalarda eş boşanma başvurusunda bulunabilir. Bu nedenle eşin de rızası alınmalıdır.
Kısa süren bir cerrahi işlemdir. Lokal anestezi altında (uyuşturularak) yapılan ufak bir kesiden vaz deferenslerin kesilip bağlanması şeklindedir. Hastanede kalmayı gerektirmez. Koruyuculuk oranı %100’e yakın olmakla beraber uygulanan yöntem ve bazı bireysel özellikler nedeniyle çok nadiren gebelik oluşabilir.