Doğum Kontrol Yöntemleri

Vajen Estetiği
Mart 13, 2015
Doğum Aşaması
Mart 20, 2015

DOĞUM KONTROL YÖNTEMLERİ

Evli çiftlerin istedikleri zaman istedikleri kadar cocuk sahibi olmaları, istemedikleri zaman da bu gebeliklerin önlenmesi aile planlamasının tanımı ve amacıdır. Nüfus planlaması ve doğum kontrolü kavramlarından farklıdır. Bu amaç doğrultusunda çeşitli doğum kontrol yöntemleri kullanılmaktadır.

Aile planlaması bireyler ve ya eşlerin istenmeyen gebeliklerin önüne geçilmesinde, iki doğum arasında ki süreyi düzenlemelerine, yaş ve sosyoekonomik durumlarını göze alarak ne zaman ve ne kadar çocuk sahibi olacaklarına karar vermelerine, çocuk sahibi olamayan bireylerin çocuk sahibi olmalarına yardım eden uygulamaların tümüdür. Amaç, sağlığı korumaktır. Aile planlaması aile sağlığı demektir.

 

KORUNMA YÖNTEMLERİ

  1. Hormonal Yöntemler

Doğum Kontrol Hapları

Ertesi Gün Hapları (Preven ve Norlevo)
    Düşük Hapı (Mifepriston)
NuvaRing (Gebelikten Önleyici Halka)

  1. Rahim İçi Araçlar
    Spiral (RİA)
    Hormonlu Spiral (Mirena)3. Cilt Altı İmplantları
    Norplant
    İmplanon3. Bariyer Yöntemleri
    Prezervatif (Kondom)
    Vajinal Fitiller

Kadın Prezervatifi (Femidom)
Diyafram

4. Doğal Yöntemler
Geri çekme Yöntemi (Coitus interruptus)
Takvim Yöntemi
Vajinal Duş

  1. Korunma İğneleri
    Üç Aylık Korunma İğnesi (Depo-provera)
    Aylık Korunma İğneleri   6. Sterilizasyon (Kısırlaştırma)
       Kadında Tüplerin Bağlanması (Tüp Ligasyonu)
    Erkekte Tüplerin Bağlanması (Vazektomi)

 

DOĞUM KONTROL HAPLARI

İçerdikleri hormonlar nedeniyle, yumurtlama sürecinin geçici olaram durdurulmasını sağlayarak etki gösteren haplar, günümüzde aile planmasında da ilk sırasıda akla gelen yöntemlerden biridir.

Tıb literatüründe  “oral kontraseptif (OK veya OKS)” yani ağızdan alınan gebelik önceleyici haplar olarak geçmektedir.

Doğum kontrol hapları, yumurtlamayı önlemesinin yanında, rahim ağzı salgısının kıvamını artırarak spermlerin içeriye geçişini engeller ve rahim içi dokusunu yani endometriumu incelterek yuvalanma olayının önüne geçer.

Doğum kontrol haplarına başlamadan önce tansiyon takibi, meme muayenesi, tam idrar testi, karaciğer muayenesi, jinekolojik muayene, karaciğer fonksiyon testleri, açlık kan şekeri, glukoz tolerans testi, smear testi tetkiklerinin yapılmasında fayda vardır.

En yaygın kullanılan doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron hormonunun ikisini birden içeren kombine haplardır.

Eskiden kullanılan ve 50 mikrogram estrogen içeren haplar yerine, günümüzde artık 30 mikrogram içeren ve bu nedenle “düşük dozlu doğum kontrol hapları” olarak anılan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarda eskiye göre damar içi pıhtılaşma (trombus) ve diğer yan etkiler son derecede azdır. Doğum kontrol hapları düzenli olarak kullanıldıklarında koruyuculuk oranları çok daha yüksektir.

Doğum kontrol haplarının kullanımı 3 hafta kullan- 1hafta bırak, veya 21 gün kullan-7 gün ara ver; şeklinde özetlenebilir. İlaçların tamamında, hapların üzerinde günler belirtilerek günleri şaşırma engellenmiştir. İlk kez başlayacak olanların ilk hapı adet başlangıcının tercihen birinci veya ikinci günü almaları gerekir. 5. günden sonra alınmaları sonucunda gebelik oluşabilir.
Gebelikten koruma, daha ilk kutunun alımına başlanması ile başlayacaktır.

Daha önceden doğum yapmış ve yeni evli olup hemen çocuk istemeyen çifttler için en uygun seçenektir. Doğum kontrol haplarının bir süre kullanılıp bırakılması kısırlığa yol açmaz.

  • Doğum kontrol hapları aile planlaması olarak ve pek çok hap çeşiti olduğu düşünüldüğünde jienekolog tarafından jinekolojik muayene şarttır.
  • Penisilin grubu gibi daha pek çok antibiyotik doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltıp gebeliklere yol açabilir. Bu nedenle antibiyotikler kullanılacaksa aynı anda ilave bir korunma yöntemi de uygulanmalıdır.
  • Doğum kontrol haplarına kürtajdan hemen sonra başlanabilir.
  • Kombine doğum kontrol hapları anne sütünü azaltabileceğinden doğumdan hemen sonra ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
  • Emzirme döneminde doğum kontrol hapları “progesteron içeren doğum kontrol hapları” tercih edilmelidir.
  • Doğumdan sonra yeni bir hamilelikten korunmaya başlamaya; düzenli emzirenlerde anneler doğumdan sonra 3 ay, emzirmeyen anneler ise en geç 3 hafta sonra geçmelidirler.

 

Doğum Kontrol Haplarinin Yararlari

  • Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önlerler. Fazla ve pıhtılı adet görmeyi (menoraji) tedavi edebilirler. Bu şekilde kansızlığı önler.
  • Adet sancısı doğum kontrol hapı kullananlarda daha az sıklıkla görülür. Sancılı adet görme (dismenore)tedavisinde kullanılabilirler.
  • Doğum kontrol haplarıPremenstrüel Sendrom (PMS)  tedavisinde de kullanılabilmektedir.
  • 12 ay boyunca kullanımları ile rahim içi zarı (endometrium) kanserlerini %50 oranında azaltırlar.
  • En az 12 ay boyunca kullanıldıklarında cinsel yolla bulaşan hastalıkların rahim, tüp ve yumurtalıkları tutuluşunu % 50-60 oranında azaltırlar. Çok sık partner değiştirenler doğum kontrol hapları ile birlikte kondom(kılıf) kullanabilirler.
  • Epiteliyal tip yumurtalık(over) kanserlerini % 40 azaltırlar. Yumurtalıkların en sık görülen kanserleri epiteliyal tiplidir.
  • Kullananlarda veya önceden kullanmış olanlarda; memenin fibrokistik hastalığı ve fibroadenomlar gibi iyi huylu (selim) meme hastalıkları daha az görülür.
  • Polikistik Over Sendromu (PKO) akne(sivilce), sebore ve yumurtalıkların kistik hastalıklarında da tedavi amacıyla kullanılabilirler.
  • Osteoporoz (kemik erimesi) durumunu bir ölçüde azaltırlar.
  • Kalın barsak kanseri üzerine koruyucu etkisi bulunmaktadır.
  • Romatoid Artrit (Eklem romatizması) doğum kontrol hapı kullananlarda daha nadir görülür (%60 oranında azaltır)
  • Doğum kontrol hapları sanılanın aksine hormon düzensizliği yapmaz, hatta olan hormonal düzensizlikleri azaltır.
  • Doğum kontrol hapları tüylenme yapmaz aksine tüylenmeyi azaltıcı etkilerinden dolayu tedavi amaçlı kullanılmaktadır.

 

 

 

Doğum Kontrol Haplarının Zararları

  • İlk günlerde olan ve genelde geçici olan bulantılar için, bulantı giderici ilaç kullanılabilir
  • İçerdikleri estrojen hormonu nedeniyle damar içi pıhtılaşmaya (tromboflebit) eğilimi arttırmalarıdır
  • İlk üç ayda hafif ara kanamaları (kırılma kanamaları) yapabilir. Bu da geçici bir durumdur. Üçüncü aydan sonra da bu durum devam ederse ilacı değiştirmek gerekebilir.
  • Genellikle adet kanamasının miktarı ve süresi kısalır. Aslında bu, istenen bir etkidir. Bu şekilde kan kaybı ve dolayısıyla demir eksikliği anemisi riski azalacaktır.
  • Ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı, görme bozukluğu, göğüs ağrısı, bacaklarda şişme ve ağrı, karın ağrısı gibi durumlarda ilaç alımı kesilerek doktora başvurulmalıdır.
  • Uzun süre doğum kontrol hapları kullanılırsa, ilaç kullanımı kesildiğinde bir süre adet görmeme problemi (amenore) yaşanabilir. Bu durum ilk üç ayda sıklıkla kendiliğinden ortadan kalkar.
  • Doğum kontrol hapları rahim ağzı (cerviks) kanserlerini artırabilir. O yüzden yılda bir kez smear (rahim ağzı kanser tarama) testi yaptırılmalıdır. Eğer 5 yıl ve üzerinde bir kullanım veya çok eşlilik söz konusu ise 6 ayda bir smear testi önerilmektedir.
  • Doğum kontrol hapları “Hepatocelluler Ca” denilen iyi huylu karaciğer kanserleri arttırabilir veya büyütebilirler. O yüzden kullanılırken karaciğer enzimlerine yılda en az bir kere bakılmalıdır. Çok nadir olarak görülen bir yan etkidir.
  • Doğum kontrol hapını uzun bir süre kullanıp bırakan kişilerde ikiz gebeliklerin görülme şansı artar.
  • Safra kesesi hastalıları ve taşlarında artma, kolestatik sarılık, bulantı, memelerde hassasiyet, Chloasma (yüzde maske şeklinde renk koyulaşması), mental depresyon, libido kaybı (cinsel isteksizlik), kilo alma, özellikle B6 ve diğer B vitaminlerinde, C vitamininde ve folik asitte azalma yapabilir.

 

 

 

Doğum Kontrol Hapı Kullanımında Gebelik Oluşumu

Doğum kontrol hapı kullanırken istenmeyen bir gebelik oluşursa ve fark edilmeden ilaç kullanımına devam edilirse bebekte bir sakatlık görülme şansı %2-3 arasındadır. Bu oranda aslında normal bir gebeliğin riskinden çok yüksek sayılmaz.

 

ERTESI GÜN HAPLARI (PREVEN VE NORLEVO)

Ertesi gün haplarından Preven hem estrojen hem de progesteron hormonlarını içeren, orjinal ismiyle “morning after pill” içinde belirli sayıda doğum kontrol hapları içeren ilaçlardır.

Cinsel ilişkiden sonra ki ilk 72 saat, özellikle 24 saat içinde içilmesi gerekir. Koruyuculuk oranı ilk saatlerde uygulandığı anda çok yüksektir; ancak süre arttıkça oran düşer ve 72 saat sonrasında ise oldukça azalır. Yüksek doz hormon yüklemedeki ana amaç, embriyonun rahim içine yerleşmesini (implantasyonu) engellemektir.

Acil kontrasepsiyon amacıyla alınan hormonlar, hamilelik için gerekli olan doğal hormonal dengeyi bozarak ya yumurtlamanın gecikmesine neden olmakta ya da rahim zarında düzensizlik yaratarak embriyonun buraya tutunmasını engellemektedir.

Pek çok istenmeyen gebelik korumasız ilişkiler ya da prezervatif yırtılması gibi kazalar sonrası oluşmaktadır. Acil kontrasepsiyon döllenme oluşsa bile bu embriyonun rahim içine tutunmasını engeller. Bu nedenle düşük yapmak için kullanılamaz. Varolan bir gebelik durumunda ise kesinlikle hiçbir işe yaramayacaktır. Tedavinin etkili olabilmesi için hem östrojen hem de progesteron adı verilen hormonların bir arada alınması gereklidir.

Gebeliği önleme amacıyla korunmasız ilişkiyi takiben ilk 72 saat içinde, 12 saat arayla toplam iki kere alınan belirli dozda östrojen ve progesteron hormonu şeklinde olan uygulamaya “Yuzpe yöntemi” adı verilir.

Ertesi GÜn Haplarının Yan Etkileri

  • Estrojen hormonuna bağlı olarak gelişen bulantı ve kusma görülebilir. Ilacın kullanımından yarım saat önce bulantı giderici ilaç kullanımı veya ilacın tok karnına alınması bu yan etkileri azaltabilir.
  • Halsizlik ve kasık ağrısı ve kullanımı takiben hafif lekelenme tarzında kanamalar görülebilir.
  • Ertesi gün hapları sadece oluşmamış gebelikleri engeller, kürtaj ve düşük hapı değildir, gebeliği sonlandırmaz.
  • Haplar mutlaka propektüsünde tarif edildiği şekilde kullanılmalıdır.
  • Ertesi gün hapları adet düzensizliğine neden olabilir.
  • Acil kontrasepsiyon amacıyla satılan ertesi gün hapları sadece korunmasız ilişki sonrası kullanılmalıdır. Rutin olarak kullanılması adet düzensizlikleri ile ilgili pek çok problemlere yol açabilir.

 

SPİRAL (RİA)

Rahim içi araç (RİA) sıklıkla spiral olarak bilinen ve korunma tercihinde en sık kullanılan; hem spermleri öldürüp tüplere geçişlerini engelleyerek hem de her şeye rağmen tüplerde oluşan döllenmiş bir yumurtanın rahim içine yuvalanmasını önleyerek etki ederler.

Genellikle ‘T’ şekilli aletler olup plastik elemanın etrafına bakır tel sarılıdır. Ayrıca alt uçta iki adet ip bulunur. Bu ipler spiralin kontrolünde ve çıkarılmasında kullanılır.

Dünya üzerinde sıkça kullanılan RİA’ların hemen hepsinde polietilen gövde üzerinde baryum sülfat adı verilen bir madde kaplıdır. Baryum sülfatın amacı RİA’nın röntgen filmlerinde görülebilmesini sağlamaktır.

Bazı spirallerde ise bakır yerine progesteron hormonu eklenmiştir. Progesteronlu RİA ‘ların normal RİA’lara göre üstünlüğü kanama miktarını azaltmalarıdır. Çünkü diğer tüm spiraller adet kanamasını özellikle takıldıktan sonraki ilk 3-4 ay boyunca arttırlar. Progesteronlu spirallerin en önemli dezavantajları ise daha pahalı olmalarıdır.
Rahim içine yerleştirildiği andan itibaren RİA, burada yabancı bir madde olarak algılanır ve bölgede “enflamasyon” denilen bir reaksiyon oluşturur. Bu reaksiyon rahim içine ulaşan spermlerin etkisiz hale gelmesini sağlayarak gebeliği önler.

 

Spiraller (Ria) Ne Süre Ile Gebelikten Koruyucudur

İlk jinekolog görüşmesinde dikkatli bir sorgulama ve jinekolojik muayene yapılır. Gerekirse smear alınır. RİA kullanılmasına engel teşkil edecek bir durum yoksa takılacak gün belirlenir. RİA’ lar takılır takılmaz korumaya başlar ve çıkarıldıkları andan itibaren koruyuculukları biter. Koruyuculuk süresi değişkendir. Bu süre genellikle 5-10 yıl arasında olmakla birlikte, etkinliği arttırmak için ve koruyuculuğu garanti altına almak için spirallerin 5 yılda bir değiştirilmesi uygundur.

Spiral düşükten, kürtajdan ya da doğumdan hemen sonra uygulanabileceği gibi sezaryen sırasında da uygulanabilir. Çok nadiren, ağrı toleransı hiç olmayanlarda işlem genel anestezi altında yapılabilir.

Spiralin Takılma Zamanı Ne Zaman Olmalıdır

Yapılan jinekolojik muayeneden sonra enfeksiyon varlığı ile rahmin uygun olup olmadığın araştırılır. Spiral genellikle adet döneminde takılması tercih edilir. Takılma işlemi; adetin başı, ortası, sonu ve hatta adetten sonraki 1-2 gün içinde olabilir. Ayrıca bu şekilde herhangi bir gebeliğin olmadığından emin olmuş olunur.

Spiral Nasıl Takılır

Genellikle ağrı vermeyen bir işlemdir. Çok ağrı duyulursa  işlemden önce bölgeye az miktarda lokal anestezi uygulayabilir. RİA takılmadan yarım saat kadar önce basit bir ağrı kesici alınması işlem sırasında ya da sonrasında yaşanabilecek krampları azaltır.

İşlem için normal jinekolojik muayenede olduğu gibi “spekulum” takılarak serviks görünür hale getirilir ve antiseptik solüsyon ile silinerek temizlik yapılır. Serviks “tenekulum” adı verilen bir alet ile tutularak çekilir ve uterus düz pozisyona gelir. Daha sonra “histerometri” adı verilen bir alet serviks ağzından rahim içine itilerek rahmin boyu ölçülür. Aplikatör tüp içinde bulunan spiral rahim ağzından geçirilerek rahim içine yerleştirilir ve rahmin tepe noktasına deyinceye kadar itilir.

Daha önce tüp üzerindeki işaret histerometri ile ölçülen mesafeye getirilerek tepe noktasından daha öne ya da arkaya ittirilmesi engellenmiş olur. Tüpün içindeki piston ileri doğru itilerek RİA’nın tüpün içinden çıkması sağlanır. sDaha sonra tüp dikkatli bir şekilde uterus dışına alınır. Spiral artık tamamı ile içeridedir. RİA’nın ipi 0.5-1 cm dışarıda kalacak şekilde kesilir. RİA takıldıktan sonra doğru yerde olup olmadığı ultrason ile kontrol edilebilir.

 

Spiral Takımı Sırasında Yaşanabilecek Sorunlar

Rahim Delinmesi (Perforasyon): Nadir olarak görülür, işlemin uzman kişiler tarafından yapılması bu olasılığı ortadan kaldırır.

Vazovagal Reaksiyon: İşlem sırasında bayılmadır.

Enfeksiyon (PIH): Vajen veya rahim ağzında (cerviks) enfeksiyon varsa bu enfeksiyon mikrobu spirali bir merdiven gibi kullanarak rahim içine, tüplere ve yumurtalıklara yayılabilir. Pelvik inflamatuar hastalık (PIH) adı verilen bu durum en sıklıkla spiralin takıldığı ilk 20 gün içinde görülür.

Spirali kimler taktırabilir

  • Son 12 ay içinde pelvik iltihabi hastalık, gonore ve klamidya enfeksiyonu geçirmemiş olanlar
  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar için yüksek risk grubunda olmayan kadınlar
  • Emziren anneler (doğumdan 40 gün sonratakılabilir),
  • Daha önceden en az bir doğum yapmış, rahim ağzında yarası ve adet düzensizlikleri olamayan bayanlar,
  • Sigara kullanımı ya da başka tıbbi veya sosyal nedenlerle doğum kontrol hapı veya diğer hormonal yöntemleri kullanamayanlar,
  • Yüksek etkili, uzun süreli ve geri dönebilen bir yöntem arayanlar için spiral uygun bir korunma yöntemidir.

 

Spiral Hangi Durumlarda Uygulanmaz

  • Geçirilmekte olan veya geçirilmiş bel soğukluğu veya klamidya türü pelvik enfeksiyonu olanlar
  • Son 3 ay içinde endometrium enfeksiyonu veya enfekte bir düşük rahatsızlıkları geçirmiş olanlar
  • Çok sayıda cinsel eşe sahip olanlar
  • Bağışıklık yetmezliği, AIDS, Lösemi gibi hastalıklar sonucunda vücut direnci (bağışıklık sistemi) düşük kişiler
  • Kalp kapakçık hastalığı (bakteriyel endokardit riski) olanlar
  • Nedeni belirsizadet düzensizlikleri  olanlar
  • Rahimin konjenital (doğuştan gelen) problemleriveya sonradan oluşan yapısal anomalileri veya hastalıkları olanlar (çift rahim, bölmeli rahim, küçük ve kısa rahim, rahim içi myom, rahim ağzı darlığı gibi)
  • Şiddetliadet sancısı veya adet kanaması olanlar
  • Bakır alerjisi olanlar
  • Kontrol altına alınmamış serviks veya vajina enfeksiyonu olanlar
  • Bilinen ya da şüphe edilen serviks veya endometrium kanseri olanlar,
    PAP smear sonucu’nun normal olmaması
  • “Ditermi”adı verilen ısı tedavisi uygulanan kadınlarda RİA takılması doğru değildir. Çünkü tedavi sırasında ısınan bakır endometriumda kalıcı hasara neden olabilir.
  • Vücutta tehlikeli miktarlarda bakır birikimi ile karakterize, çok nadir görülen genetik geçişli bir hastalık olan“Wilson Sendromu” varlığı da RİA uygulanmaması gereken bir durumdur.

 

Spiral Takılımından Sonra Yapılması Gerekenler

RİA takıldıktan hemen sonra veya takılması sırasında hafif kasıkta kramp tarzında ağrılar olabilir. İlk bir kaç ay adet kanamaları fazla miktarda ve hatta ağrılı olabilir; ancak zaman içinde bu durum ortadan kalkacaktır.  Uygulama sonrası yine ilk birkaç ay adet aralarında lekelenme tarzında kanamalar (uzamış adetler) olabilir. Bu aylarda adet kanamalarının 8-10 güne kadar sürmesi normaldir.

RİA takılmasını takiben ilk adet kanamanızdan sonra mutlaka ilk jinekolojik kontrole mutlaka gidilmelidir. Bu kontrolde spiralinizin yerinde olup olmadığına ve herhangi bir enfeksiyon bulunup bulunmadığına bakılacaktır.

 

VAJİNAL FİTİLLER

Vajinal fitiller, ilişki öncesi vajinaya bazı sperm öldürücü maddelerin konması esasına dayanır. Fitil, sprey, jel, krem gibi formları mevcuttur. Kondomların içinde de yer alan nonoxynol- 9, spermisit bir maddedir. Etkinliği 1-2 saat sürer. İlişkiden en az 15 dakika ile yarım saat önce uygulanmalıdır. Tek başına etkinliği oldukça sınırlıdır. Gebelik riski %20 olarak oldukça yüksektir. Genellikle diyafram veya prezervatif ile birlikte kullanılır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan da korumaktadır.
Spermisitlere karşı alerji veya kullanım sırasında irritasyona neden olması halinde kullanılmamalıdır.

 

KADIN PREZERVATİFİ (FEMİDOM)

Kadın prezervatifi doğum kontrolündeki bariyer yöntemlerinden birisidir. İki amacı vardır; birincisi istenmeyen bir gebeliğin önüne geçilmesi, ikincisi ise cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korumadır.

Yaklaşık 15 santimetre uzunluğunda poliüretandan yapılmış bir kese ya da kılıf şeklinde olan kadın prezervatifi ilişki öncesinde vajina içerisine yerleştirilir. Kılıfın vajina içinde kalan ucu kapalı, diğer ucu ise açıktır. Kondomun her iki ucunda yarı sert ve kolay bükülebilen bir halka bulunur. Kapalı uçta bulunan halka kondomun yerinde durmasını sağlarken, açık taraftaki halka perine bölgesi ve penis kökünü korurken kondomun ilişki sırasında vajina içine kaçmasını engeller. Kondom yapısındaki maddenin özelliğine bağlı olarak yerleştirildikten hemen sonra vücut sıcaklığı ile yumuşayarak vajina duvarına yapışır. Kondomun içi silikon temeli bir kayganlaştırıcı ile kaplıdır. Kadın kondomu spermleri öldüren spermisidler içermez.

Kadın prezervatifinin yerleştirilmesi diyafram yerleştirilmesine benzer. Kapalı uçtaki halka orta, işaret ve baş parmaklar ile bükülerek vajina içerisine sokulur ve daha sonra işaret parmağı ile sonuna kadar itilir. Bu sırada kondomun kendi etrafında bükülmediğinden emin olmak gerekir.

 

 

Kadın Prezervatifinin Artı Ve Eksi Yönleri

  • Adet dönemlerinde kullanılabilmesi, ilişkiden çok önce (en fazla 8 saat önce) takılabilmesi de erkek prezervatifine karşı önemli bir avantajdır
  • Poliüretandan üretildiği için lateks alerjisi olan kadınlar da kullanabilirler.
  • Prezervatif dışında hiç bir doğum kontrol yöntemi cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlamaz.
  • Fiyatının erkek prezervatifine göre daha pahalı olması ve ilişki sırasında rahatsız edici bir ses çıkartması ise dezavantajlarıdır. Bu ses kayganlaştırıcı kullanılarak bir miktar azaltılabilir.
  • Nadiren de olsa ilişki sırasında vajina içine kaçabilir.

 

 

GERİ ÇEKME YÖNTEMi (COITUS INTERRUPTUS)

Geri Çekme (Coitus İnterruptus) yöntemi cinsel ilişki sırasında tam ejekulasyon (boşalma) anı geldiğinde erkeğin penisini geri çekerek “dışarıya boşalmasına” verilen isim ve gebelikten korunma yöntemidir. “Dışarıya boşalma” olarakta bilinmekle birlikte, günümüzde en eski ve sıklıkla uygulanan bir aile planlaması yöntemidir.

Geri Çekme (Coitus İnterruptus) yönteminin güvenirliliği düşük olduğundan istenmeyen gebeliklerin büyük kısmı bu yöntem sonucunda oluşmaktadır.
Yöntem tamamı ile erkeğin kontrolüne, ilişkideki tecrübesine; yani penis vajina içinde erken boşalmamasına bağlıdır.

Geri Çekme (doğal yöntemlerle korunma) yönteminin diğer başarısızlık nedeni ise ilişki sırasında, erkeğin penisinde boşalmadan önce gelen ilk meni içerisinde sperm hücrelerinin bulunmasıdır. Böylelikle daha erkek boşalmadan bile belli oranda sperm vajinaya geçmektedir.

ÜÇ AYLIK KORUNMA İĞNESİ (DEPO-PROVERA)

Bireylerin kendilerine uygun ve kolay doğum kontrol yöntemi bulamaması (unutkanlık, spiralın uygun olmaması) nedeniyle kullanılan korunma iğneleridir. Üç aylık iğne olarak bilenen “depo-provera”dır.

Depo- provera bir tür saf progesteron olan “150 mg medroksiprogesteron asetat (MPA)” içeren ilaçtır. 90 günde bir kas içine (intramusculer yoldan) yapılan enjeksiyon şeklinde uygulanır.  Adet kanamasının ilk 5 günü içinde yapılmalıdır. Ayrıca endometrium yapısını ve tüplerin hareket kabiliyetini değiştirerek yumurtlama meydana gelip döllenme olsa bile bu gebelik ürünü rahme yerleşemez. Koruyuculuğu %99 civarındadır. Enjeksiyona son verildiğinde en geç 18 ay içinde gebelik elde edilebilir. Uygulanması direkt kas içine enjeksiyon yapılması şeklinde olup özel bir teknik ya da beceri gerektirmez.

Sosyal veya tıbbi nedenlerle doğum kontrol hapı kullanamayanlar, emziren anneler,  40 yaş üzerinde ve sigara içen bayanlar,  sık ve çok adet kanaması görüp kansızlık (anemi) problemi olanlar bu tür korunma iğnesini tercih edebilirler. Gebe olduğu düşünülen kişilerde, geçmişinde meme kanseri bulunan, felç geçiren, damar hastalığı olan, karaciğer hastalığı bulunan, tanısı konmamış anormal vajinal kanaması olan kadınlarda iğne yapımı önerilmez.

Iğne emzirme döneminde kullanabilir, doğumdan 6 ay sonra enjeksiyon yapılabilir.

Depo- Proveranın Yan Etkileri

  • Kullanımın ilk yılında, cidde düzeyde adet düzensizliği yapabilir.
  • Kişi gebeymiş gibi uzun süre adetten kesilebilir. (Kanama 12 ay görülmeyebilir veya 3 ay süreyle sürekli kanama meydana gelebilir)
  • 35 yaş altındaki kadınlarda hafif kemik erimesi görülebilir.
  • Karın krampları, baş dönmesi, kilo artışı, iştahın artması, baş ağrısı, cinsel istek görülebilir.

 

AYLIK KORUNMA İĞNELERİ

Aylık doğum kontrol iğneleri, östrojen ve progestin hormonları içermektedir. Bu iki hormon tıpkı doğum kontrol haplarında olduğu gibi overlerde yumurta hücresi üretimi ve salınımını engelleyerek etki göstermekte ve rahim ağzı salgısında değişikliklere neden olarak spermlerin geçişini bozmaktadır. Etkinliği yüksek olan bir yöntemdir.

adetin başlangıcından itibaren ilk 5 gün içinde tedaviye başlanmalıdır. Benzer şekilde düşük veya kürtajdan sonra ilk 5 gün içinde ilk enjeksiyon yapılmış olmalıdır. Doğum sonrası emziren annelerde ilk enjeksiyon için 6 hafta beklenmelidir. Eğer anne emzirmiyorsa doğumdan 4 hafta sonra tedaviye başlanabilir. İğneler; omuz, uyluk veya kalça bölgesindeki kas içine (intramusküler) yapılabilir.

Hamile olma olasılığı bulunan, meme kanseri öyküsü olan ve daha önceden felç geçiren kişiler için iğne yapımı uygun değildir.

Yan etkileri arasında: en sık karşılaşılan adet düzensizliğidir. Aylık iğne kullanan kadınların yaklaşık %60’ı özellikle kullanımın ilk 3-6 ayında düzensiz, sık aralıklı veya fazla miktarda kanama olduğunu bildirmektedirler. Ancak bir yıllık kullanımın sonunda % 70 kadında adetler normale dönmektedir. Diğer yan etkiler arasında kilo artışı, memelerde hassasiyet, aknede artış ve mide bulantısı sayılabilir.

 

KADINDA TÜPLERİN BAĞLANMASI (TÜP LİGASYONU)

Tıbbi literatürde kadınların tüplerinin bağlanarak kısırlaştırılması işlemine tubal sterilizasyon, tubal ligasyon veya tüp ligasyonu denmektedir. Çocuk istemi olmayan, aile planlamasını tamamlamış çiftlerde tüplerin bağlanması uygun bir yöntemdir.

Tüplerin Başlanması İki Şekilde Yapılmaktadır.

  1. Minilaparotomi ile kordonların (tüplerin) bağlanması: Kasıktan 3-5 cm’lik yatay bir kesi ile kordonlara ulaşılarak bağlanır. Birkaç farklı bağlama çeşidi vardır.

Minilaparotomi özellikle 70 kg’nin üzeri kilolu bayanlarda, daha önceden cerrahi batın operasyonu geçirmişlerde, batın içi yapışıklıkları veya endometriosus öyküsü olanlarda uygun değildir.

 

  1. Laparoskopi ile tüplerin bağlanması: Göbekten girilerek kordonların iki taraflı olarak bağlanması işlemidir. Halk arasında“kansız ameliyat” olarak da bilinen bu yöntemde ameliyat sonrası ağrı daha azdır ve çoğunlukla hastanede yatmayı gerektirmez.

Her iki yöntemde de tüplerin bağlanması (Tüp ligasyonu) işlemi, doğumdan hemen sonra veya sezaryen sırasında da yapılabilir. Adet bitimini takiben gebe olunmadığından emin olunarak uygulanır. Kısa süren küçük bir operasyondur. Aynı gün taburcu edilerek bir ay sonra kontrole çağrılır.

Enfeksiyon, organ zedelenmesi ve anestezi riskleri tüplerin bağlanması sırasında oluşabilecek riskler arasındadır.

Tüplerin bağlandıktan sonra yeniden açılması isteğinde ise mikro cerrahi teknikleri uygulanarak tüplerin tekrar uç uça bağlanması “tubal reanastamoz (tubal reanastamosis)” denenebilir.

 

ERKEKTE TÜPLERİN BAĞLANMASI (VAZEKTOMİ)

Vazektomi, erkekte sperm hücrelerinin testislerden, depolandıkları bölgelere geçişinin cerrahi yöntemlerle kalıcı olarak bozulması işlemidir. Vazektomi işlemi sonrasında boşalma (ejakülasyon) esnasında boşalan sıvının dış görünüşünde ve miktarında hiç bir değişiklik olmaz, ancak sıvıda sperm hücreleri olmadığından gebelik oluşmaz.

Vazektomi geri dönüşümsüz, sperm “kanallarında” ciddi hasar oluşturan bir yöntemdir ve tüplerin eski haline getirilmesi çok zordur. Kanalların yeniden açılmasına yönelik mikro-cerrahi ameliyatlar maliyeti yüksek ve başarı şansları düşük operasyonlardır.

Bu ileride çocuk sahibi olmak isteyip istemediği konusunda kararsız olan erkeklerde uygulanmaz. Eşin rızası olmadan yapılan uygulamalarda eş boşanma başvurusunda bulunabilir. Bu nedenle eşin de rızası alınmalıdır.

Kısa süren bir cerrahi işlemdir. Lokal anestezi altında (uyuşturularak) yapılan ufak bir kesiden vaz deferenslerin kesilip bağlanması şeklindedir. Hastanede kalmayı gerektirmez. Koruyuculuk oranı %100’e yakın olmakla beraber uygulanan yöntem ve bazı bireysel özellikler nedeniyle çok nadiren gebelik oluşabilir.