İlaçsız (IVM)Yöntem Ne Kadar Başarılı?

İnfertilite – Kısırlık Nedir?
Mart 11, 2015
Preimplantasyon Genetik Tanı
Mart 12, 2015

İlaçsız tüp bebek (IVM) yöntemi ne kadar başarılı?

Çocuk özlemi çeken ve tüp bebek yöntemine başvuran hastalara sunulan ilaçsız tüp bebek uygulamaları ne kadar yararlı ve başarılı sorusuna cevap arıyorsanız bu yazıyı mutlaka okuyun.
Tüp bebek uygulamasına alternatif olarak sunulan IVM, yani ilaçsız tedavi, yumurtaların laboratuar ortamında olgunlaştırılması ile gerçekleştiriliyor. Bu yöntem 1990’lı yılların sonlarından itibaren kullanılmaya başlandı. IVM’de kısa süreli ilaç kullanımı veya hiç ilaç kullanılmadan toplanan olgunlaşmamış yumurtalar dış ortamda olgunlaştırılır ve daha sonra döllenerek transfer edilir.
Yöntem ilk olarak ilaçlara aşırı cevap veren polikistik over sendromlu (yumurtlama problemi olan) kadınlarda ilaç kullanılmadan tüp bebek yapılmak amacı ile ortaya atıldı.
IVM yararı nedir?
Polikistik over sendromlu kadınlar, yumurtalıkları uyaran ve gonadotropin adı verilen ilaçların etkisine karşı aşırı derecede hassaslar. Bundan dolayı ovarian hiperstimülasyon sendromu (OHSS) adı verilen ve hastaneye yatarak tedavi gerektirebilen bir komplikasyona meyilliler. Özellikle de gebelik sırasında salgılanan hormonlar, ilaçlarla uyarılmış olan yumurtalıkları daha da uyarır. Bunun sonucunda karın boşluğu içine sıvı sızar ve kanda pıhtılaşma problemlerine yol açar. Yumurtalıklar ilaçlarla uyarılmadan tüp bebek uygulamasına geçildiğinde OHSS riski ortadan kalkar.
IVM başarı oranları
IVM yöntemini ilaç ile yapılan tüp bebek yönteminden üstün kılan özellik, ilaç kullanımının olmaması. Buna karşın IVM ile gebelik oranları ilaç ile yapılan tüp bebeğe oranla daha düşük. Avantajlarına rağmen IVM’in yaygınlaşmamasının temeli nedeni de başarı oranlarının istenen seviyede olmaması. Yeni ve daha gelişmiş IVM kültür vasatlarının devreye girmesi ile bu tekniğin yaygınlaşması kaçınılmaz.
Henüz bilimsel kanıt yok
IVM’nin daha önce başarısız tüp bebek uygulaması olan kadınlar ve yumurtalıkları ilaçlara zayıf cevap veren kadınlarda kullanımı ile ilgili bilimsel bir kanıt yok. Mevcut durumda çok kısıtlı bir hasta grubunda kullanılan bu yöntemin sanki her derde deva gibi gösterilmesi son derece sakıncalı bir durum.